HAMAS’A REHİNELERİ BIRAKMASI İÇİN DAVET YAPACAK

Ofisinden yapılan açıklamaya nazaran Macron’un ziyareti, Filistinli küme Hamas’ın Gazze‘de tuttuğu rehinelerin hür bırakılması için baskı yapmayı ve birebir vakitte Filistinliler ile İsrailliler ortasında “gerçek bir barış sürecinin” tekrar başlaması için davet yapmayı amaçlıyor.

AVRUPALI ÖNDERLER SOLUĞU İSRAİL’DE ALIYOR

Çok sayıda Avrupalı önder, Hamas’ın 7 Ekim’de düzenlediği ve yüzlerce İsraillinin vefatına, 200 kadarının da Gazze‘de esaret altına alınmasına neden olan akına karşı İsrail ile dayanışma göstermek için geçtiğimiz iki hafta içinde İsrail’e indi.

İSRAİL’E TAKVİYE ZİYARETİNDE BULUNAN 6. ÖNDER OLDU

Fransa Cumhurbaşkanı Macron, İsrail’e dayanak ziyaretinde bulunan 6. başkan oldu. Hatırlanacağı üzere Netanyahu’ya birinci destek ziyareti ABD Başkanı Joe Biden’dan sonraki ise Almanya Başbakanı Olaf Scholz’dan gelmişti. Scholz’ü İngiltere Başbakanı Rishi Sunak, İtalya Başbakanı Giorgia Meloni ve Yunanistan Başbakanı Miçotakis takip etmişti.

İSRAİL’İN GAZZE’YE AKINLARINDA SON DURUM

Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, 7 Ekim sabahı İsrail’e “Aksa Tufanı” ismiyle kapsamlı taarruz başlattı. İsrail ordusu da onlarca savaş uçağıyla Gazze Şeridi’ne taarruza başladı. Gazze’den düzenlenen taarruzlarda 308’i asker 1400 İsraillinin öldüğü, 5 bin 132 İsraillinin yaralandığı aktarıldı.

Gazze’deki Filistin Sağlık Bakanlığı, İsrail’in Gazze’ye saldırılarında 2 bin 55’i çocuk, 1119’u bayan olmak üzere 5 bin 87 kişinin öldüğünü, 15 bin 273 kişinin yaralandığını duyurdu. İşgal altındaki Batı Şeria’da İsrail güçlerinin ve Yahudi yerleşimcilerin akınlarında 90’ın üzerinde Filistinlinin öldüğü belirtildi. Çatışmalarda 20’si Filistinli, 3’ü İsrailli ve biri Lübnanlı olmak üzere 24 gazeteci hayatını yitirdi.

İsrail-Lübnan hududunda 8 Ekim’den bu yana İsrail ordusu ile Hizbullah ortasında yaşanan çatışmalarda ise 26 Hizbullah üyesinin yanı sıra İslami Cihad Hareketi’nden 6, Hamas’tan 3, Hizbullah dayanaklı Sünni Direniş Tugayı mensuplarından da 2 kişi öldü, biri gazeteci 4 sivil hayatını kaybetti. Lübnan tarafından düzenlenen akınlarda da 3 İsrail askeri ve bir İsrailli sivil ömrünü yitirdi.

“HAYFA KENTİNİ TEREDDÜT ETMEDEN VURURUZ”

İran İhtilal Muhafızları Ordusu Lider Yardımcısı Ali Fadavi, İsrail-Filistin çatışmasıyla ilgili değerlendirmelerde bulundu. Gazze‘ye günlerdir bomba yağdıran İsrail‘e yeni bir tehditte bulunan Fadavi buyruk verildiğinde yahut gerektiğinde İsrail‘in Hayfa kentini tereddüt etmeden vuracaklarını söyledi. Fadavi, ayrıyeten İran ve İsrail ortasında direk bir çatışma çıkacağı tehdidinde bulundu.

İran İhtilal Muhafızları Ordusu Lider Yardımcısı Ali Fadavi.

İRAN, İSRAİL’E KARŞI DİREKT HAREKETE GEÇECEK Mİ?

Tahran Üniversitesi’nde İranlı öğrencilerle yapılan söyleyişidekonuşan Fadavi, İran’ın İsrail’e karşı direkt harekete geçmesine ait bir soruyu şöyle yanıtladı; “Bazılarınız pratik hareketi Hayfa’yı direkt füze ile vurmak olarak görüyor. Tabi gerekirse bu tereddütsüz yapılacaktır. Füze olarak görüyor, doğal ki gerekiyorsa. Bu yapılacak ve tereddütsüz yapılacaktır.”

“DEMİR KUBBE’NİN BAŞARISI YÜZDE 30”

Ayrıca IDF’nin Demir Kubbe’nin başarılı müdahale oranı konusunda palavra söylediğini ve bu oranın yalnızca %30 olduğunu argüman etti.

İSRAİL-FİLİSTİN ÇATIŞMASI

Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, 7 Ekim sabahı İsrail’e “Aksa Tufanı” ismiyle kapsamlı taarruz başlatmıştı. Gazze‘den İsrail istikametine binlerce roket atılırken Filistinli silahlı kümeler Gazze-İsrail sonundaki Beyt Hanun-Erez Hudut Kapısı’na baskın düzenleyerek burayı ele geçirmişti.

Silahlı kümeler daha sonra buradan İsrail içindeki yerleşim yerlerine girmiş, İsrail ordusu da onlarca savaş uçağıyla Gazze Şeridi’ne akın başlatmıştı. Gazze’den düzenlenen akınlarda 306’sı asker 1400 İsraillinin öldüğü, 5 bin 132 İsraillinin yaralandığı aktarılmıştı. Gazze’deki Filistin Sıhhat Bakanlığı, İsrail’in Gazze’ye hücumlarında 1873’ü çocuk, 1023’ü bayan olmak üzere 4 bin 700 kişinin öldüğünü, 14 bin 245 kişinin yaralandığını duyurmuştu.

İşgal altındaki Batı Şeria’da da İsrail güçlerinin ve Yahudi yerleşimcilerin taarruzlarında 90 Filistinlinin öldüğü belirtilmişti. İsrail’in Gazze’ye ataklarında 18 gazeteci ömrünü yitirmişti. İsrail-Lübnan hududunda 8 Ekim’den bu yana İsrail ordusu ile Hizbullah ortasında yaşanan çatışmalarda ise 24 Hizbullah üyesi ile biri gazeteci 4 sivil hayatını kaybetmişti. Lübnan tarafından düzenlenen ataklarda da 3 İsrail askeri ve bir İsrailli sivil ömrünü yitirmişti.

“SALDIRILAR BİTENE KADAR ÇOCUKLARI MUHAFAZA ALTINA ALMAK İSTİYORUZ”

Aile ve Toplumsal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, toplumsal medya hesabından yaptığı paylaşımda, bugün Filistinli bakanlarla çevrim içi görüşme gerçekleştirdiğini belirtti. Mevkidaşlarına Gazze’deki insani trajediden, sivillere yönelik taarruzlardan duydukları derin telaş ve üzüntüyü lisana getirdiğini kaydeden Göktaş, şöyle devam etti:

“Filistin halkıyla her türlü siyasetin üstünde, insani kıymetler temelindeki dayanışmamızı bakanlıklarımız ortasındaki işbirliği ile devam ettirmeye kararlı olduğumuzun altını çizdim. Bu doğrultuda, Sayın Emine Erdoğan Hanımefendinin himayelerinde öncelikle ataklardan etkilenen çocuklara yönelik olarak teşebbüste bulunmak istediğimizi tabir ettim. İsrail’in sivillere yönelik atakları sonucu yaralanmış yahut kimsesiz kalmış çocuklarımızı ülkemize getirerek, tedavilerinin yapılması ve İsrail’in taarruzları son buluncaya kadar müdafaa ve bakım altına alınması için harekete geçmek istediğimizi ilettim.”

“ÜZERİMİZE DÜŞENİ YAPMA KONUSUNDA KARARLIYIZ”

Göktaş, bu kapsamda Filistinli mevkidaşları ile bakanlıklarının çalışma alanlarıyla ilgili mevzularda ortak çalışma kümelerini hayata geçirmek üzere mutabık kaldıklarını belirterek, “Uluslararası hukuk kurallarının işletilerek bu atakların ve işgalin bir an evvel son bulması, Filistinlilerin kendi topraklarında özgürce ve itimat içinde yaşamalarının sağlanması için üzerimize düşen her şeyi yapma konusunda kararlı olduğumuzun bilinmesini isterim.” sözlerini kullandı. Emine Erdoğan’ın himayelerinde Ukraynalı savaş mağduru çocuklar da Türkiye’ye getirilerek müdafaa altına alınmıştı.

CAN KAYBI 5 BİNE DAYANDI

Filistin resmi ajansı WAFA’nın haberine nazaran, bu taarruzlarda 400 Filistinli hayatını kaybetti. WAFA’nın kentteki sıhhat kaynaklarından aktardığı bilgilere nazaran, ölenlerin yüzde 70’ini çocuklar, bayanlar ve yaşlılar oluşturuyor. Bu son kayıplarla birlikte 7 Ekim’den bu yana İsrail taarruzları sonucu Gazze Şeridi’nde. hayatını kaybeden Filistinlilerin sayısı 4 bin 700’e yükseldi.

İLK KONVOY CUMARTESİ GÜNÜ GEÇMİŞTİ

2 haftadır İsrail tarafından abluka altına alınan Gazze’de hayat durmak üzere. Dünyanın dört bir yanından Gazze Şeridi’ne gönderilen yardımları taşıyan 20 tırlık birinci konvoy Cumartesi günü, 17 tırlık ikinci konvoy ise dün erken saatlerde Gazze Şeridi’ne geçmişti. Bu sabah da 14 tır Gazze’ye geçti. Son konvoy ile insani yardım taşıyan 3 konvoy Gazze’ye ulaşmış oldu. Gazze Şeridi’ndeki Filistinlilerin gereksinimlerinin karşılanması için günde 100 kamyonun sondan geçmesi gerektiği belirtildi.

NE OLMUŞTU?

Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, 7 Ekim sabahı İsrail’e “Aksa Tufanı” ismiyle kapsamlı operasyon başlatmıştı. İsrail ordusu da onlarca savaş uçağıyla Gazze Şeridi’ne atak başlatmıştı. Gazze’den düzenlenen akınlarda 306’sı asker 1400 İsraillinin öldüğü, 5 bin 132 İsraillinin yaralandığı aktarılmıştı. Gazze’deki Filistin Sıhhat Bakanlığı, İsrail’in Gazze’ye akınlarında 1873’ü çocuk, 1023’ü bayan olmak üzere 4 bin 700 kişinin öldüğünü, 14 bin 245 kişinin yaralandığını duyurmuştu.

YAKIT YENİDEN YOK

Gazze Şeridi’ndeki Filistin Kızılayı’ndan bir yetkili ise, yardım konvoyunun taraflarına ulaştığını ve yardımların UNRWA’nın Gazze Şeridi’ndeki depolama tesislerine götürülmek üzere tırlardan boşaltılmaya başlandığını söz etti. Yardım konvoyunda yakıt olmadığı aktarıldı. Gazze’deki yetkililer ise sıhhat sisteminin işlemesi ve fırın üzere dükkanların çalışabilmesi için yakıta muhtaçlıkları olduğunu söylüyor. Filistin Sıhhat Bakanlığı, İsrail’in Gazze Şeridi’ne uyguladığı abluka nedeniyle yakıt meşakkatinin devam ettiğini ve kuvözde bulunan 100’den fazla bebeğin mevt tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu bildirdi.

İLK KONVOY CUMARTESİ GÜNÜ GEÇMİŞTİ

Dünyanın dört bir yanından Gazze Şeridi’ne gönderilen yardımları taşıyan 20 tırlık birinci konvoy Cumartesi günü, 17 tırlık ikinci konvoy ise dün erken saatlerde Gazze Şeridi’ne geçmişti. Son konvoy ile insani yardım taşıyan 3 konvoy Gazze’ye ulaşmış oldu. Gazze Şeridi’ndeki Filistinlilerin gereksinimlerinin karşılanması için günde 100 kamyonun sondan geçmesi gerektiği belirtildi.

SÖZLERİ REAKSİYON ÇEKTİ

İsrail ordusu yıllarca olduğu üzere son 15 gündür de Gazze’yi aralıksız bombalıyor. 5 bine yakın insanın hayatını kaybettiği Gazze’ye 2 haftadır yemek, su ve yakıt da verilmiyor. Dünyada birçok insanın reaksiyon gösterdiği İsrail-Filistin savaşıyla ilgili ünlü oyuncu Selahattin Taşdöğen’den şaşırtan bir açıklama geldi.

“FİLİSTİN HALKI BUNU HAK EDİYOR”

Her gün onlarca suçsuz insanın can verdiği savaşla ilgili bir sokak röportajında konuşan Taşdöğen, bir yandan İsrail’i kınadığını söylerken, bir yandan da Filistinlileri ve Arapları eleştirerek şunları sözleri kullandı:

“Yaşanan katliamı kınıyorum, ancak bu Filistin halkı, bu Araplar bunları hak ediyor. Sen kendi topraklarını İsraillilere sattın, mal sahibiyken kiracı oldun. Her şey para değildir. Vatan, şayet kanını döktüysen vatandır. Bizim başımızda bir Atatürk vardı. Onların yok, keşke olabilseydi. Bütün Arap toplulukları nerede? Neden Filistin’e yardım etmiyorlar? Irkçı değilim, lakin Araplardan nefret ederim. Allah oradakilerin yardımcısı olsun. Sokağa çıkıp da Mehmetçik Gazze’ye diyenler öncelikle buyursunlar, kendileri gitsinler. Orada bir savaşsınlar. Ki askere bile gitmiş değildirler. Fakat beni ilgilendiren bir olay olursa, kanımın son damlasına kadar kendi ülkemde bayrağımı, toprağımı savunur, savaşırım.”

Toroslar Belediye Meclisi Ekim Ayı Toplantısının ikinci birleşimi, Toroslar Belediye Lideri Atsız Afşın Yılmaz başkanlığında gerçekleştirildi. Toplantıda, Toroslar Belediyesinin 2024 mali yılı performans programı ve 2024 mali yılı bütçe taslağı ile 2025-2026 yılları iddiası bütçesine ait Plan ve Bütçe Komitesi Raporu görüşülerek oy birliğiyle kabul edildi.

Tüm Belediye Meclis üyelerinin ortak imzasıyla İsrail’in, Filistin’de binlerce çocuk ve temiz sivili öldürerek insanlık hatası işlediği katliam ile ilgili yayımlanan kınama bildirisi kamuoyu ile paylaşılarak, zulmün bir an evvel durması davetinde bulunuldu. Önergede, “Filistin’de bir zulüm yaşanıyor. İsrail’in, Filistin’de günahsız sivillere yönelik şiddet ve hata içeren taarruzları kabul edilemez bir hal almıştır. Ne yazık ki İsrail, Filistin topraklarında ve kutsal alanlarda insanlığa karşı kabahat işlemektedir. Bunun ismi savaş değil, soykırımdır. Son olarak Gazze’de günahsız sivillerin sığındığı ve tedavi gördüğü bir hastaneyi maksat alarak yüzlerce kişi katletmesi de bir savaş kabahatidir. Hücumlarda hayatını kaybeden Filistinli kardeşlerimize Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyoruz. Meclisimizin ortak kararı ile Filistin’i kan ve gözyaşına boğan İsrail’i şiddetle kınıyoruz. Bizler, bu zulme asla sessiz kalmayacak, Filistinli kardeşlerimizin sesi olmaya devam edeceğiz” tabirleri kullanıldı.

“Bu vahşetin bir an evvel durdurulmasını diliyorum”

Önerge ile gündeme alınan ve oy birliğiyle kabul edilen ortak kınama bildirisinin akabinde kelam alan Toroslar Belediye Lideri Atsız Afşın Yılmaz, bahsin tüm meclis üyeleri tarafından imzalanmasının memnuniyet verici olduğunu söyledi. Daha öncede benzeri olayların yaşandığını fakat bu akınların canlı yayında tüm dünyanın gözü önünde olmasının kabul edilemez olduğunu kaydeden Lider Yılmaz, “Bu olayın önümüzdeki devirde birçok farklı gelişmeye sebebiyet vereceğini düşünüyorum. Çok fazlı makûs imaj var. Bunları anmak bir taraftan yeterli değil, bir taraftan da insanlık misyonu. Bir babanın çocuğunun parçalanmış cesedini gazetecilere gösterdiği imaj gözümün önünden gitmiyor. Bombalanan hastanenin, daha sonra da bu hastanedeki yaralılara yardım edenlerin tekrar bombalanmasının imajları gözümün önünden gitmiyor. Hastane idaresinin, cenazelerin ortasında yaptığı basın açıklaması gözümün önünden gitmiyor. Ataklar, bize kuş uçuşu İstanbul’dan daha bir yakın yerde, Doğu Akdeniz’de cereyan ediyor. Hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet diliyorum. Bu vahşetin bir an evvel durdurulmasını temenni ediyorum” diye konuştu.

“Sıradan bir olay değil, yeni bir sürecin başlangıcıdır”

Bu bahsin, bir din savaşına dönüşmesinden tasa duyduğuna dikkat çeken Lider Yılmaz; “Hangi dinden olursa olsun, tüm insanlığa sevgimiz ve hürmetimiz sonsuz. Burada bu atakları gerçekleştirenlere reaksiyonumuzu gösteriyoruz. Tüm dünyanın gözü önünde, bunun muhakkak ülkeler tarafından desteklenmesi, motive edilmesi ve haklı görülmesi konusu var. Yalnızca bir haftada 11 gazeteci öldürüldü. İsrail’in fosfor bomba kullanması, hastanenin bombalanması ve İsrail’deki sivillerin bu bombalanmaya karşı koydukları sevincini görüyoruz. Sevindirici olan ülkemizin ve milletimizin birlik ve beraberlik içinde bu hususa yaklaşmasıdır. Bununla ilgili Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde tüm kümelerin imzaladığı bir bildiri yayınlandı. Bu bence sıradan bir olay değil, aslında yeni bir sürecin başlangıcıdır. Dünyaya; insan hakları, demokrasi ve hukuk öğreten batının sonunun başlangıcıdır. Artık dünyada herkes, her şeyi canlı yayında görüyor ve anlıyor” dedi.

“Acil insani ateşkes tasarısına ret oyu verenlerin bu taarruzda vebali var”

Birleşmiş Milletler Güvenlik Kurulu’nda, ‘Acil insani ateşkes tasarısı’ hazırlandığını ve birtakım ülkelerin buna ret oyu verdiğini lisana getiren Lider Yılmaz, “Daha da acısı bundan iki gün evvel Birleşmiş Milletler Güvenlik Kurulu’nda ‘Acil insani ateşkes tasarısı’ hazırlandı. ve birtakım ülkeler ret oyu verdiği için gerçekleşmedi. Tahminen de bu karar verilseydi, Birleşmiş Milletler bu kararı verip uygulasaydı, hastane bombalanması gerçekleşmeyecekti. Bu açıdan bu karara ret oyu veren ülkelerin de vebali ve sorumluluğu var” halinde konuştu.

“Ülkemiz, her vakit olduğu üzere gerekeni yapacaktır”

CENAZE NAMAZINDA SIKINTI DURABİLDİ

Günlerce enkaz altında kalan eşi ve 4 çocuğuna grupların ağır çalışmaları sonucu ulaşan hekim, cenaze namazında zahmetle ayakta durdu.

İSRAİL-FİLİSTİN ÇATIŞMASI

Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, 7 Ekim sabahı İsrail’e “Aksa Tufanı” ismiyle kapsamlı operasyon başlatmıştı. Gazze’den İsrail tarafına binlerce roket atılırken, Filistinli silahlı kümeler Gazze-İsrail hududundaki Beyt Hanun-Erez Hudut Kapısı’na baskın düzenleyerek burayı ele geçirmişti. Silahlı kümeler daha sonra buradan İsrail içindeki yerleşim yerlerine girmiş, İsrail ordusu da onlarca savaş uçağıyla Gazze Şeridi’ne taarruz başlatmıştı.

GAZZE’DE 2 BİN 778 KİŞİ HAYATINI KAYBETTİ

Gazze’den düzenlenen akınlarda 299’u asker 1400 İsraillinin öldüğü, 3 bin 968 İsraillinin yaralandığı aktarılmıştı. Filistin Sıhhat Bakanlığı, İsrail’in hücumlarında Gazze’de 2 bin 778 kişinin öldüğünü, 10 binden fazla kişinin yaralandığını duyurmuştu. İşgal altındaki Batı Şeria’da da İsrail güçlerinin ve Yahudi yerleşimcilerin taarruzlarında 61 Filistinlinin öldüğü, yaklaşık 1250 kişinin yaralandığı belirtilmişti. İsrail’in ataklarında ayrıyeten 13 gazeteci ömrünü yitirmişti.

LÜBNAN SONU DA HAREKETLİ

Lübnan’ın güneyindeki İsrail hududunda 8 Ekim’den bu yana Hizbullah ve İsrail ordusu ortasında çıkan çatışmalarda ise şu ana kadar 3 sivil ile 4 Hizbullah milisi ve 2 Filistin İslami Cihad Hareketi üyesi öldü. Lübnan tarafından düzenlenen akınlarda da 3 İsrail askeri hayatını kaybetti.

Hamas’ın üst seviye başkanlarından Sami Ebu Zuhri, İHA muhabirine Aksa Tufanı operasyonu ve İsrail ile süren çatışmalara ait açıklama yaptı.

“TOPRAKLARIMIZI DÜŞMANLARIMIZA KARŞI MEZARLIK YAPACAĞIZ”

İsrail’in kara harekatı tehditlerinden anlaşıldığı üzere ABD’den çok önemli takviyeler aldığını söyleyen Zuhri, “Hatta takviyeden çok ABD’nin talebiyle bu türlü bir kara savaşının başlatılması ve Gazze’nin işgal edilmek istenmesi anlaşılıyor. Siyonistlerin Gazze’ye karşı yapmış olduğu insanlık dışı katliama baktığımızda anlaşılıyor ki ABD önemli bir takviye vermiş bulunmaktadır, gerilerinde durmaktadır. Önemli bir lojistik dayanak vermiş bulunmaktadır. Siyonizm ve destekçileri bilsin ki siyonist İsrail kara savaşını başlatsın yahut başlatmasın halkımız ve bizim silahlı kuvvetlerimiz her türlü savaşa hazırlıklıdır. Vatanımızı, kutsal topraklarımızı düşmanlarımıza karşı mezarlık yapacağımıza inanıyoruz ve buna hazırlıklıyız.” diye konuştu.

“MESCİD-İ AKSA’NIN KİLİSEYE ÇEVRİLMESİ İÇİN EMEK SARF EDİYORLAR”

7 Ekim’de başlatılan operasyonun, İsrail’in Filistin halkına ve Mescid-i Aksa‘ya karşı yapmış olduğu düşmanca tecavüzlerin sonucunda başlatıldığını söyleyen Zuhri, “Halkımızın sesi olarak bilhassa son aylarda Mescid-i Aksa‘ya karşı çok sık akınlar olmuştur. Hatta o denli bir duruma geldi ki güya kutsal mabedimiz mescitten bir kiliseye ya da havraya çevrileceği kanaati oluşmuş oldu. O kadar önemli akınlar kelam konusu oldu. Yüzlerce İsrailli, kutsal mabedimiz Mescid-i Aksa‘ya girip avlusunda ve içeride ayin yaptılar. Yüzlercesi Yahudi rahipliğinin kıyafetlerini giymiş ve cami boyunca trompet üflemişti, içip oynuyorlar ve ibadet eden Müslümanlara hakaret edip ve dövüyorlardı. Müslümanlara küfür, hakaret etmeleri, tartaklamaları, saygısızca davranmaları gösterdi ki bu siyonistlerin kastı katidir. Mescid-i Aksa‘nın mescitten kiliseye çevrilmesi için emek sarf ediyorlar.” açıklamasında bulundu.

“ARTIK BİZİM DİĞER DERMANIMIZ KALMADI”

Zuhri, bütün Filistin topraklarında Filistinlilerin şiddete uğradığını lisana getirerek, “Ağaçları kesilmektedir. Köyleri, kasabaları işgal edilmektedir. Hukuk dışı yerleştirmiş oldukları İsrail vatandaşları tarafından her gün bir insanımıza taarruz gerçekleşmektedir. Görmüş olduk ki bu şiddete, zulme başkaldırmak, gayret etmek gerekmektedir. Bu sebepten bu harekat başlatıldı. Artık bizim öbür dermanımız kalmadı, diğer bir çıkış yolu bulamadık. Bölgesel ve memleketler arası yetkililerden bunları durdurmalarını talep etmemize karşın hiçbir formda durdurulamadı.” dedi.

“AKSA TUFANI HAREKATI ÖNEMLİ BİÇİMDE BAŞARILI OLMUŞTUR”

Zuhri, şöyle devam etti: ” Aksa Tufanı harekatı önemli biçimde başarılı olmuştur. Önemli biçimde siyonist rejimi ve destekçilerini düşündürmüştür. Durdurma noktasına da getirmiştir. Aksa Tufanı harekatıyla tekrar Filistin ve Mescid-i Aksa davası milletlerarası arenada gündem oluşturmuştur. Bölgesel İslam memleketlerinde de önemli biçimde gündem oluşturmuştur. Bu harekatın, Aksa Tufanı harekatının başarısıdır. Kendisini dünyanın 13’ncü askeri gücü ve efsanesi olarak isimlendiren İsrail’in imajı paramparça oldu. Filistin davası daha da görünür hale geldi ve Filistin’i özgürleştirme projesini gerçekleştirmeye çok yakınız. Memleketler arası güçler de bilmektedir ki Filistin topraklarında siyonist rejimin yapmış olduğu yanlış adımlar yalnızca Filistin topraklarıyla münhasır kalmayacaktır. Bölgesel ve memleketler arası önemli sorunlara, savaşlara sebebiyet vereceğini bütün dünya biliyor. Yıllarca Filistin halkının sivillerini katleden, şiddete uğratan siyonist askerlere yapmış olduğumuz bu taarruzlardan önemli kayıplar verdiler. Çok ölçüde askerlerini öldürmüş olduk.”

“İSRAİL’İN NE KADAR KAYIP VERDİĞİNİ BÜTÜN DÜNYA GÖRMEKTEDİR”

Bütün dünyanın İsrail’in çok zayıf ordusunun olduğunu gördüğünü belirten Zuhri, “Bizim yapmış olduğumuz ataklara karşı ne kadar zayıf kaldığını, ne kadar kayıp verdiğini bütün dünya görmektedir. Bu nedenle siyonist İsrail ve destekçisi ABD bu imajı tekrar düzeltmek için Gazze halkını katletmeye, kara yoluyla işgal etmeye, susuz ve gıdasız bırakmaya, çocukların vefatına müsaade vermektedir. Kendi uçak gemilerini Filistin topraklarına yanaştırmış bulunmaktadır. Bunu da bu harekat başarmıştır.” sözlerini kullandı.

“FİLİSTİN’DE HER GÜN GÖZYAŞI VARDI”

Bu harekatın Mescid-i Aksa davasına ziyan verdiği tarafındaki tenkitlere de değinen Zuhri, “Bu füzeler fırlatılmadan, bu savaş başlatılmadan evvel kim kime saldırıyordu? Kim kime şiddet uyguluyordu? Bilmiyor musunuz işgalci siyonistler her gün Filistin topraklarına saldırmaktaydı. Her gün gözyaşı vardı. Filistin davasının sekteye uğradığını söyleyenlere bu formda soru soruyoruz. Aksa Tufanı’ndan evvelki kan ve şiddeti kim yapıyordu?” açıklamasında bulundu.

“İSLAM ALEMİ SOYKIRIMI NASIL KABUL EDİYOR?”

Aksa Tufanı operasyonunun Filistin halkının kutsal topraklarını korumak için başlatıldığını belirten Zuhri, “Bu savaşın başlatılmasının ana sebebi muhakkak işgalci siyonistlerdir. Biz bunu, kendi vatanımızı korumak emeliyle başlatmış bulunmaktayız. Öbür çıkış yolumuz yoktu. Arap memleketleri Gazze’den sivillerin çıkartılıp sürgün edilmesine karşı olduklarını lisana getirmekle bir arada Arap dünyası Filistin davasında maalesef birlik beraberlik içerisinde olamamaktadır. Bu nedenle gün geçtikçe İsrail’in baskısı ve düşmanlığı artmaktadır. Bunun yanında Batı ülkelerinin başta ABD olmak üzere onların katliama giren siyonist işgalcilerin yanında kaldıklarını, çok önemli ölçüde teçhizat gönderdiklerini görmekteyiz. Her türlü dayanağı veriyorlar. Bunu biz gördüğümüzde nasıl sessiz durup kabul edebiliriz? İslam alemi, Arap Birliği, insanlık bu baskıyı, soykırımı nasıl kabul ediyor? Buna şaşırıp kalıyoruz maalesef. Batı’nın tavrı genel olarak Filistinlilere düşmanca davranıyor. Bu hareketler bölgede bir savaşın ateşlenmesine yol açacaktır.” tabirlerini kullandı.

NE OLMUŞTU?

İzzeddin el-Kassam Tugayları, 7 Ekim sabahı saat 06.30 sıralarında İsrail’e “Aksa Tufanı” ismiyle kapsamlı operasyon başlatmıştı. Gazze’den İsrail tarafına binlerce roket atılırken, Filistinli silahlı kümeler Gazze-İsrail sonundaki Beyt Hanun-Erez Hudut Kapısı’na baskın düzenleyerek, burayı ele geçirmişti. Silahlı kümeler daha sonra buradan İsrail içindeki yerleşim yerlerine girmiş, İsrail ordusu da onlarca savaş uçağıyla Gazze Şeridi’ne atak başlatmıştı.

Yusuf, toplumsal medya platformu X’ten Filistinli eşi Nadia El-Nakla’nın Gazze‘de mahsur kalan annesinin görüntüsünü paylaştı.

“BU BENİM SON GÖRÜNTÜM OLACAK”

Elizabeth El-Nakla, gözyaşlarına hakim olamayarak konuştuğu görüntüde, şunları söyledi: “Bu benim son görüntüm olacak. Gazze‘den herkes bizim olduğumuz yere gerçek ilerliyor. Bir milyon insan. Yiyecek yok, su yok ve hala giderken onları bombalıyorlar. Onları nereye koyacağız? Lakin kızlarım, hastanedeki tüm bu beşerler tahliye edilemez. İnsanlık nerede? Dünyanın neresinde insanların kalbi var da bu çağda buna müsaade veriyor? Allah yardımcımız olsun. Hoşça kalın.”

“GİDECEK HİÇBİR YERİ OLMADIĞI İÇİN O DA HERKES ÜZERE KAPANA KISILMIŞ DURUMDA”

İskoçya Başbakanı Yusuf da görüntüyle birlikte yaptığı yazılı paylaşımda, bu kişinin, İskoçya’dan emekli bir hemşire olan, kayınvalidesi Elizabeth El-Nakla olduğunu kaydetti. Yusuf, ” Gazze‘deki insanların büyük çoğunluğu üzere onun da Hamas’la hiçbir ilgisi yok. Kendisine Gazze‘yi terk etmesi söylendi lakin nüfusun geri kalanı üzere o da gidecek hiçbir yeri olmadığı için kapana kısılmış durumda.” sözlerini kullandı.

“ULUSLARARASI TOPLUM HAREKETE GEÇMELİ”

Hamza Yusuf, bir öbür paylaşımında da Birleşmiş Milletlerin (BM), ” İsrail‘in Gazze‘deki sivillerden 1,1 milyonunun yerlerinden ayrılarak bölgenin güneyine geçmelerini istemesinin” yıkıcı insani sonuçlara yol açacağına ait değerlendirmesini hatırlatarak, şunları kaydetti: “Uluslararası toplum harekete geçmeli ve toplu cezalandırmaya son verilmesini talep etmelidir. Kâfi. Pak erkek, bayan ve çocukların vefatının hiçbir münasebeti olamaz.”

İskoçya Bölgesel Başbakanı Hamza Yusuf

FİLİSTİNLİ EŞİNİN ANNE VE BABASI GAZZE’DE MAHSUR KALDI

Yusuf, 9 Ekim’de yaptığı açıklamada, Filistinli eşinin annesi ve babasının Gazze‘de mahsur kaldığını bildirmişti. Hamza Yusuf, eşinin İskoçya’da yaşayan annesi ve babasının, İsrail ve Gazze‘deki gelişmeler sırasında kayınpederinin 92 yaşındaki hasta annesini ziyaret için Gazze‘de bulunduklarını ve bölgede mahsur kaldıklarını aktarmıştı. İsraillilerin, kendilerine ülkeyi terk etmelerini söylediğini lakin ülkeden çıkmalarının mümkün olmadığını tabir eden Yusuf, İngiltere Dışişleri Bakanlığının inançlı geçiş garantisi veremeyeceğini kaydetmişti.

İSRAİL-FİLİSTİN ÇATIŞMASI

Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, 7 Ekim sabahı İsrail’e “Aksa Tufanı” ismiyle kapsamlı akın başlatmıştı. Gazze‘den İsrail istikametine binlerce roket atılırken, Filistinli silahlı kümeler Gazze-İsrail sonundaki Beyt Hanun-Erez Hudut Kapısı’na baskın düzenleyerek burayı ele geçirmişti. Silahlı kümeler daha sonra buradan İsrail içindeki yerleşim yerlerine girmiş, İsrail ordusu da onlarca savaş uçağıyla Gazze Şeridi’ne hücum başlatmıştı.

GAZZE’DE 1799 KİŞİ HAYATINI KAYBETTİ

Gazze’den düzenlenen akınlarda 1300 İsraillinin hayatını kaybettiği, 3 bin 300 İsraillinin yaralandığı aktarılmıştı. Filistin Sıhhat Bakanlığı, İsrail’in akınlarında Gazze’de, ortalarında çok sayıda çocuk ve bayanın olduğu 1799 kişinin hayatını kaybettiğini, 6 bin 488kişinin yaralandığını duyurmuştu. Ayrıyeten Batı Şeria’da İsrail güçlerinin ve Yahudi yerleşimcilerin hücumlarında 36 Filistinlinin öldüğü, 650 kişinin yaralandığı belirtilmişti.