Dünyanın farklı yerlerinde bulunan 126 bin diş kliniği üzerinde kapsamlı araştırma yapan Küresel Clinic Rating’in (GCR) çalışmaları hakkında konuşan Dentakademi Ağız ve Diş Sıhhati Kümesi Kurucu Ortaklarından Dt. Umur Arıkan, “Bu firma, pek çok kriteri kıymetlendirerek kurumları sınıflandırmaya koyuyor. Yaptığı araştırma sonucunda ise 8-9 aydır kliniğimiz dünya sıralamasında 1 numara. Bu inanılmaz bir başarıdır” dedi.

Yaklaşık 8 yıl evvel, 2 tecrübeli diş doktoru arkadaşıyla bir ortaya gelerek Dentakademi Ağız ve Diş Sıhhati Grubu’nu kurduklarını belirten Dt. Umur Arıkan, “Amacımız güçlerimizi birleştirirken birebir vakitte da hastaların menfaatleriyle ilgili güzel tahliller üretebilecek, daha evvel yapılmamış, denenmemiş bir şeyleri denemeye yönelikti. Aslında dala yeni bir hareket, yeni bir dizayn, yeni bir kurumsal yapı örneği oluşturmayı amaçladık. Bizim açımızdan başarılı bir süreç geçti” açıklamasını yaptı. Türkiye‘de birinci A tipi ağız ve diş sıhhati merkezini kurduklarını da vurgulayan Dt. Arıkan, “Bu çok şiddetli bir periyottu. Zira o vakitler şartnameler ağırdı. O periyoda bakarsak büyük muvaffakiyet sağlamışız. Bunu dala verdiğimiz en kıymetli katkılardan birisi olarak değerlendiriyorum” diye konuştu.

“ARAŞTIRMADA İMPLANTLARIN YANILGI ORANINA BAKILIYOR”

Dünyanın farklı yerlerinde bulunan 126 bin diş kliniği üzerinde kapsamlı araştırma yapan Küresel Clinic Rating (GCR) çalışmalarıyla ilgili açıklamalarda bulunan Dt. Arıkan, “Kliniklerde implantların yanılgı oranları, kliniğin kendi içinde laboratuvarının olup olmaması, bütün tabiplerin yardımcı doçent, doçent ya da profesör olması, hijyen kuralları, hasta memnuniyeti üzere birçok kriter ele alınarak bir sınıflandırma yapılıyor. Biz de yapılan bu sınıflandırma ve araştırmalar sonucunda 8-9 aydır dünya sıralamasında 1 numarayız. Bu inanılmaz bir muvaffakiyettir. Bu sıralama, bir ülkenin gelişmişliğiyle ilgili değildir. Bu sıralamada ‘neden Amerika yok da Türkiye‘den bir firma var’, zira Türkiye‘deki firma bu işi Amerika’dakinden daha güzel yapıyor” formunda konuştu.

“ULUSLARARASI ALANDA OLMAYAN BİR MODELİ KURMAYI BAŞARDIK”

Geçmişten bugüne birçok kişinin daima tek bir diş tabibi olduğunun altını çizen Dt. Arıkan, şunları söyledi:

“Ancak biz kliniğimizde yesyeni bir yapı oluşturmaya çalıştık. Bu yapı da her branşın kendi uzmanı tarafından tedavi edilmesi oldu. Diyelim ki denetim ya da tedavi için bize geldiniz; diş eti ve kanal tedaviniz, çekiminiz, implantınız ve proteziniz yapılacak. Diş eti tedavinizi uzman bir periodontolog, dolgunuzu bir restoratif tedavi uzmanı, kanal tedavinizi bir endodontist yapıyor. Çekiminizi ve implantınızı çene cerrahı, en son protetik uygulamaları da bir protez uzmanı tarafından yapılıyor. Takımımız daima doçent, profesörler bazında uzman doktorlardan oluşmaktadır. Yalnızca Türkiye değil, memleketler arası açıdan bakıldığında da bu türlü bir model yoktu. Bu noktada biraz risk aldık lakin değdi. Zira üzerinden geçen epey yılın sonucunda, her yıl büyüyerek devam eden, dünya sıralamasında bilhassa de son 9-10 aydır bir numarada olan bir büyük yapı oluşturduk.”

“AMERİKA VE İNGİLTERE’DEN ÇENE CERRAHİ TEDAVİSİ İÇİN GELİYORLAR”

Özellikle Amerika ve İngiltere’den kliniklerine birçok hasta geldiğini söyleyen Dt. Arıkan, “Özellikle oradan ortognatik cerrahi noktasında bize çok fazla hasta gelir. Yani çene bozukluğu… Fransa, İspanya, Kongo, Afrika kıtası, Asya ve Çin’den de gelenler oluyor. Artık Türkiye sıhhat turizminin her alanında olduğu üzere gururla söyleyebilirim ki diş hekimliği alanında da biz ve tüm meslektaşlarımız sayesinde epeyce başarılı. Bununla gurur duyuyoruz. Çok az klinikte olan bir özelliğe sahibiz. Staff dediğimiz daima bizimle birlikte olan bir doçent unvanlı pedodontist, yani çocuk diş doktoru uzmanımız var. Çocuk sedasyonlarında ve anestezilerinde, genel anestezilerinde uzman bir takımla kendi hastanemizin içindeki özel ameliyathanemizde çocukları uyutabiliyoruz. Bütün tedavilerini yapıp anneye teslim ediyoruz” dedi.

“HAMBURG VE OSLO’DA ŞUBELERİMİZ VAR”

Dt. Arıkan, “Uluslararası yatırımlarımız var. Yurt dışında şubelerimiz var. Güçlü bir yapıya dönüştük. Hamburg’da bir şubemiz var. Çok önemli sayıda hastası da vardır. Oslo’da bir şubemiz var. Bu yılın sonu itibariyle İngiltere’de de bir şey düşünüyoruz. Fırsatımız olursa Amerika Birleşik Devletleri’nde de açmayı düşünüyoruz. Türkiye, tüm dünyaya Türk tabiplerinin kabiliyetlerini, zekasını, mesleksel beceriklilerini ve yeterliliklerini gösterme fırsatı buldu. Biz yalnızca kendimizi Türk tabiplerine emanet etmiyoruz. Mustafa Kemal Atatürk’ün söylediği üzere biz bir tüm dünyadaki insanların kendilerini Türk tabiplerine emanet etmelerinin muazzam bir perspektif olduğuna inanıyoruz. Bizde yapılan işlerin yurt dışındaki temasta bulunduğumuz kliniklerde görüldüğünde öbür doktor arkadaşlar tarafından ‘inanılmaz’ olarak değerlendirdiğini tekraren duyduk. Üst çenede hiç kemiği olmayan hastalarımız oluyor. Bu hastalara derler ki  ‘sizin ağzınız implanta uygun değil.’ Hiç kemiği olmayan ağızlara biz zigoma kemikleri dediğimiz kemiklere implant yapıyoruz. Bu insanların sabit kullanmasını sağlıyoruz. Bu pek çok ülke için mucize gibidir” biçiminde konuştu.

“MAKSİMUM BİR HAFTADA TEDAVİLERİNİ SAĞLIYORUZ”

İmplant süreci olan hastaları 3 ay sonra tekrar çağırdıklarını söyleyen Dt. Arıkan, son olarak kelamlarına şunları ekledi:

“Geldiğinde implantlar kaynamış oluyor. Tekrar 15 yahut azamî 10 günlük bir müddette biz burada tedavilerini bitiriyoruz. Yeniden tıpkı halde; otel rezervasyonları, transferleri ve kendileriyle buradaki tüm ilgili takviyelerini ve hizmetlerini biz sağlıyoruz. Çok memnun oluyorlar. Zira bu Avrupa’da ya da Batıda hayal edilemeyecek bir hizmet kalitesi değil. Tıpkı turizmdeki beş yıldızlı ultra her şey dahil modeli üzere. Bu modelde hakikaten onları çok etkiliyor. Münasebetiyle başarılı bir formda tedavilerini olup ülkelerine geçiyorlar. Bize ulaşmak isteyen yabancı hastalarımız, yalnızca bizim mevcut internet adresimizdeki yahut ulaşımdaki rastgele bir telefon numaramızı arayıp ulaşıp bir ileti atabilirler.”

EVİNDEN YÜKLÜ ÖLÇÜDE PARA ÇIKTI

New York Güney Bölge Federal Mahkemesine sunulan 39 sayfalık iddianamede, Menendez ve eşi Nadine Arslanian’a, New Jerseyli iş insanlarıyla girdiği ilgilerde rüşvete karışma suçlamaları yöneltildi. Federal savcılar, bir yıldan fazla süren soruşturma kapsamında, Menendez’in konutunda yapılan aramalarda 100 bin dolarlık iki altın külçe ve 480 bin dolarlık zımnî nakit para ele geçirdiklerini açıkladı.

İddianamede ayrıyeten, Menendez’in senatörlük makamını kullanarak altın ve nakit para dışında adapsız halde mesken ipoteği ödemeleri, adapsız iş tazminatı ve lüks bir araç edinme üzere yolsuzluk işlerine karıştığı aktarıldı. İddianame ile New Jersey’nin Demokrat Senatörü Menendez’e 10 yıl içinde ikinci sefer yolsuzlukla ilgili suçlama yöneltilmiş oldu.

DIŞ BAĞLAR BAŞKANLIĞI MİSYONUNDAN İSTİFA ETTİ

Senatör Bob Menendez, hakkında hazırlanan iddianamenin akabinde Senato’daki Dış Bağlantılar Başkanlığı vazifesinden istifa ettiğini duyurdu. ABD Senatosu’nun en üst seviye Demokrat üyesi Chuck Schumer, mevzuya ait olarak, “Bob Menendez kendini adamış bir kamu görevlisidir ve her vakit New Jersey halkı için sıkı bir biçimde çaba etmektedir. Menendez adil yargılanma hakkına sahiptir. Senatör Menendez, sorun çözülene kadar haklı olarak Dış Alakalar Komitesi Başkanlığı misyonundan süreksiz olarak ayrılmaya karar verdi.” tabirlerini kullandı.

TÜRKİYE AYKIRILIĞI İLE BİLİNİYOR

Küba kökenli göçmen bir ailenin oğlu olan Bob Menendez, ABD Kongresi’nde Türkiye zıtlığı ve Rum ile Ermeni lobisine yakınlığı ile biliniyor. Kongre’de yabancı ülkelere yapılacak askeri yardımlar üzerinde kelam sahibi olan Senato Dış Bağlantılar Komitesi’nin Lideri olması ve ABD tarafından Türkiye’ye F-16 satışına karşı çıkmasıyla isminden sık sık kelam ettiren Menendez, Türkiye’nin Akdeniz ve Ege’deki siyasetlerinden rahatsızlığını da gündeme getiriyor. Menendez, 25 Ağustos’ta, Kıbrıs Rum Ortodoks Kilisesi tarafından Rumların gayretlerine katkı ve “Helenizm”e hizmetlerinden ötürü Havari Barnabas Altın Madalyası mükafatına layık görülmüştü.

HAKAN FİDAN DÜNYANIN GÜNDEMİNDE

Uzun yıllar Ulusal İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanlığı misyonunda bulunduktan sonra Dışişleri Bakanı olarak atanan Hakan Fidan, dünyanın ilgisini çekmeye devam ediyor. Son olarak İngiltere merkezli Middle East Eye’ın kurucu ortağı ve genel yayın direktörü olan David Hearst, “Türkiye’nin dışişleri bakanı yeni dünya sistemini nasıl şekillendirebilir?” başlıklı yazı kaleme aldı.

“KENDİSİNİ DEVLETİN KORUYUCUSU OLARAK GÖRÜYOR”

Fidan’ın MİT’i profesyonel, sağlam ve başarılı bir kurum haline getirdiğini, teşkilatı yeni tehditlere ahenk sağlayan bir tertip olarak yine kurduğunu söyleyen Hearst, “Fidan’ın sırrı kendisini devletin yalnızca hizmetkarı olarak değil koruyucusu olarak görmesi. Dışişleri Bakanlığı’na geçmeden evvel de MİT’in elinde çatışma bölgelerinden kimi kıymetli belgeler vardı. Ermenistan ile son gayretinde Azerbaycan’ın zaferini sağlayan teşkilat oldu. Libya’da Rus paralı asker kümesi Wagner ve darbeci general Halife Hafter’e karşı Türkiye’nin başarılı adımlarını belirledi. Ukrayna ile Rusya ortasında artık geçersiz olan tahıl muahedesini ve sayısız esir değişimini müzakere etti” dedi.

“FİDAN’IN EN GÜÇLÜ VAZİFESİ ÖNÜNDE DURUYOR”

Hearst, kelamlarını şu formda sürdürdü: “Fidan’ın en kuvvetli misyonu önünde duruyor. Eski dünya nizamı yavaş yavaş sona eriyor lakin NATO bunun farkında üzere görünmüyor. Lakin yeni dünya sistemi şimdi oluşmaktan çok uzak. Bunun yerine kaybedilmiş toprakları yine ele geçirmeye çalışan Ukrayna birliklerinin karşı karşıya olduğu üzere ağır ve tuzaklı bir diplomatik mayın tarlası var.

“DIŞ SİYASETE SES VE BİÇİM VERME YETENEĞİNE SAHİP”

Dünyayı bloklara (demokrasilere ve otoriter rejimlere) bölmek kavramsal bir model olarak birinci pürüzde düşmektedir. Liberal demokrasiler ömür biçimlerini korumak ismine bilhassa etnik azınlıklara karşı liberal tutumlarını terk ediyor ve dışarıda daha müdafaacı hale geliyor. İnsan haklarını en önemli halde ihlal edenler kurtarma paketleri ve silah satışları ile ödüllendiriliyor. Bu durum incelik, zeka ve bilgiyi dinleyip değerlendirebilme yeteneği gerektiriyor. Ferdî ilgileri kurmak için vakit harcamış ve artık dış politikayı uygulama imkanına sahip birisini gerektiriyor. Dış siyasete ses ve hal verme yeteneğine sahip bir zeka gerektiriyor. Türkiye Dışişleri Bakanı bu özellikleri taşıyor. Öteki mevkidaşlarının onu ve Türkiye’yi ciddiye almasında yarar var.”