Anne adayları hamilelik haberini aldığı vakit hem heyecanlı hem keyifli bir periyoda giriyor. Ortalama 40 haftalık seyahatin başlamasıyla birlikte çabucak hemen pek çok hamile gerek internetten gerek etrafından hamilelik sürecine ait bilgiler alıyor. Lakin uzmanından alınmayan kulaktan dolma bilgiler vakit zaman yanlış da olabiliyor ve hamilelik ile doğum sürecini olumsuz etkileyebiliyor. Memorial Şişli Hastanesi Bayan Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Op. Dr. Şakir Volkan Erdoğan, gebelikte gerçek bilinen yanlışlar hakkında bilgi verdi.
Gelişen teknoloji ve bağlantı çağı ile birlikte her bilgiye ulaşmak çok kolaylaşmışken beraberinde getirdiği sorun hangi bilginin hakikat hangi bilginin yanlış olduğu bahsidir. Pek çok anne adayı da bazen bu bilgi kirliliği içinde gerilim yaşayabilmektedir. Gebelik sürecinde; gerek hormonların, gerekse anne olmanın verdiği sorumluluk ile anne adaylarının başları duyulan yanlış bilgilerle karışabilmektedir. Bu bilgiler her ne kadar pak üzere görünse de, hem hamilenin konforunu bozmakta hem de gerilime yol açmaktadır.
Bu mitler şöyle sıralanabilmektedir:
- “Her hamile tüm hamilelik boyunca en çok 7-9 kilo ortasında almalıdır”: Çoklukla hamile bir bayan hamilelik periyodunu 8-12 kilo alır diye ortalama bir sayı vardır. Lakin gebelik devrinde alınan kilolar gebelik öncesi bayanın kilosuna uygun olmalıdır; örneğin kilolu bir anne adayı ile zayıf bir anne adayının alması gereken kilo tıpkı olmamalıdır. Kilo alımı her bayana nazaran farklılık gösterebilir. Hamilelikte hekim denetiminde kilo istikrarının gerçek ayarlanması kıymetlidir.
- “Midesi bulanmayanın erkek çocuğu olur”: Bilimsel olarak kız bebeklerin anne adayında daha fazla bulantı yaptığı istikametinde kimi çalışmalar bulunmaktadır lakin bulantı olmayan her anne adayının çocuğu erkek doğmamaktadır.
- “Gebe saç kestirirse bebeğin ömrü kısa olur”: Hamile bayanların saç kestirmesinde bir sakınca yoktur. Saç boyama konusunda ise dikkat edilmesi gereken tek bahis boyadaki kimyasal unsurlardır. Bu nedenle saç boyası 12 haftaya kadar yapılmamalıdır.
- “Bir hamile kollarını havaya kaldırırsa bebeğin kordonu boynuna dolanır”: Bu da yanlış bir bilgidir. Gebelerin yaptığı hareketle kordon dolanması üzere bir durum kelam konusu değildir. Bilimsel araştırmalara nazaran uzun kordonu olan bebeklerde kordon dolanması görülmektedir. Bu durum hamilenin hareketine bağlı değildir.
- “Hurma yemek düşüğe sebep olur”: Gebelikte hurmanın doğumu başlattığına dair birçok çalışma mevcuttur. Yapılan çalışmalar genelde doğuma yakın devirde tertipli hurma yenmesi ile bağlantılıdır. Araştırmalara nazaran hurma doğumu başlatmakta tesirli bir besindir. Yiyeceklerle ilgili olarak gebeliğe ait söylenebilecek tek şey hiçbir besinin abartılı tüketilmemesi gerektiğidir.
- “Bir gebe istediği besini yemezse, bebekte o besinin izi çıkar”: Gebelik boyunca her istenen şey tüketilmez. Örneğin sakatat, ağır metal ihtiva eden deniz canlıları, çiğ süt, çiğ et, çiğ balık eserleri, sushi üzere besinler tüketilmemelidir. Bu cins besinlerin tüketilmemesi bebekte bir iz oluşturmaz lakin önemli nöronal ve fizikî hasarlara neden olabilmektedir.
- “Hamile bayan spor yapamaz”: Hamilenin etrafındaki bireyler tarafından en sık lisana getirilen bahislerden biri de anne adayının eğilmemesi, bir yere uzanmaması, koşmaması, dans etmemesi gerektiğidir. Rutin ve uygun giden bir gebelikte hareket kısıtlaması önerilmemektedir. Genetik olarak sağlıklı ve takiplerinde bir patoloji görülmeyen bir bebek için hareket etmenin sorun oluşturmayacağı bilinmektedir. Riskli gebeliği olan bayanlara da her hareket önerilmez. Genel manada dikkat edilmesi gereken gebeliğin ileri haftalarında, bilhassa doğuma yakın ağır sporların yapılmasından kaçınılması gerektiğidir.
- “Gebelikte vajinal muayene düşüğe neden olur ya da doğumu başlatır”: Bu bilgi anne adaylarının çok fazla lisana getirdiği, jinekoloji uzmanlarının çok sık karşılaştığı bir mevzudur. Hatta pek çok anne adayı, anne ve bebek hayatının riskli olduğu durumlarda bile vajinal muayene konusunda direnç göstermektedir. Bu bilgi mutlaka yanlışsız değildir. Vajinal muayene bebeğe ya da anneye ziyan vermemektedir, doğumu başlatmamaktadır.
- “Gebelikte cinsel münasebet bebeğe ziyan verir”: Cinsel alaka bebeğe ziyan vermez. Lakin bedenimizin ürettiği prostoglandin hususu rahim ağzının açılmasına ve kasılmalara neden olan bir unsurdur ve bu unsur erkek menisinde de bulunmaktadır. Bununla birlikte yapılan çalışmalarda cinsel bağ ile doğum olayının başladığına dair bir ispat bulunamamıştır. Bu bilgiler ışığında yeni bilgimiz cinsel münasebetin hamileliğe ziyan vermeyeceği tarafındadır. Fakat gebelikte cinsel ilgi periyotları konusunda kesinlikle doktora danışılmalıdır.
- “Doğum için acı eşiği yüksek olmayan doğum yapamaz”: Doğum, acı eşiği ile ilgili değil, bayan olmak, anne olmayı istemek ve kuşağın devamını sağlamak ile ilgilidir. Acı eşiği yüksek beşerler tabi ki de acıyı daha az hissedeceklerdir lakin bunun doğurabilmek ile ilgisi yoktur.
- “8 aydan küçük doğan bebek yaşamaz”: Gelişen tıp ve teknoloji ile günümüzde 22-24 hafta üzerindeki; 500 gr ve üzeri bebekler yaşayabilmektedir. Tabi ki bebek anne karnında ne kadar kalırsa ileride sağlıklı yaşama oranı o kadar artar. Erken haftada doğum, bebeğin kuvözde kalacağı süreyi ve bakım muhtaçlığını artırmaktadır.
- “Mide ekşimesi bebeğin saçlarıyla ilgilidir”: Gebelik sürecinde anne adayında bir ekip fizyolojik değişiklikler meydana gelmektedir. Bunlardan bir tanesi de mide içeriğinin bilhassa ilerleyen gebelik haftaları ile yemek borusuna geri kaçması durumudur. Reflü ismi verilen bu durumda yemek borusunun mideye girdiği yerde yanma ve ekşime hissi olur; bebeğin saçları ile ilgisi yoktur.
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı
