Her ne kadar aşkın beyinde başladığı ispatlanmış olsa da duygusal durumlar, eski çağlardan beri güçlü manalar yüklenen kalbi direkt etkiliyor. Sağlıklı, sevgi dolu alakaları olan insanların kalp sıhhati daha yeterliyken, kırık bir kalbi olanların kalp sıhhati daha berbat durumda.
Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Zekeriya Nurkalem, hislerimizin ikamet ettiği yer olan kalbimiz ve aşkla münasebeti hakkında şu bilgileri verdi:
“Feniletilamin, oksitosin, endorfin üzere aşk kimyasalları dolup taşınca, hudut sistemi ile alakalı çalışan kalp de bundan olumlu etkilenir. Çiftler bağlantılarının harikaya yakın olduğuna inandıklarında kan basıncında düşüş meydana gelir.
Evli erkek ve bayanlar, bekar erkek ve bayanlara nazaran daha az kardiyovasküler sorun riski taşıyor. Memnun bir evlilik kalp hastalıklarına karşı kollayıcıdır.
Aşk, bağışıklık sistemini güzelleştirerek kalbe ziyan verebilecek iltihaplanma riskini de azaltıyor. Sevgi dolu bir bağlantı, kalp hastalığı riskini azaltan sağlıklı davranışları teşvik ederek kalbimizi olumlu istikamette etkiliyor.
KIRIK BİR KALBİ OLANLAR…
Ne yazık ki, sevginin kalp üzerindeki tesiri bilakis de çalışmakta. Eşleri yahut çocukları ile sevgisiz yahut sıkıntı alakalar içinde olan ya da işte ve hayatta mutsuz olan şahıslar daha fazla kalp hastalığına sahip olma eğiliminde.
Depresyon daha fazla damar iltihabına neden olur. Bu da kan pıhtılaşmasını artırır ve kalp krizine neden olabilir.
Birden fazla boşanma yaşayan erkek ve bayanlar yüksek kalp krizi riskiyle karşı karşıya. Bayanlar daha çok risk altındadır.
Kalp krizi tehlikesi romantik bir bağın sona ermesinden sonraki birinci yılda en yüksek düzeydedir. Gerilime bağlı kardiyomiyopati, öteki isimleri ile kırık kalp yahut Takatsubo sendromu çoklukla yaşlı bayanları etkiliyor. Kâfi toplumsal takviyesi olmayan bir kişi kalp krizi geçirirse, mevt riski daha yüksektir ve güzelleşme mühleti daha uzundur.
Çoğu durumda ise, akut duygusal gerilim yok olduğu vakit kalp güzelleşir ve olağan biçimine geri döner. Duygusal dünyamızdaki tüm bu gelişmeler, direkt kalplerimizi nasıl etkilediğinin en açık örneğidir.
DUYGUSAL HAYATINIZDA KİMSE YOKSA…
Hayatınızda değerli bir romantizm yoksa, ümitsizliğe kapılmayın. Bilim, her türlü şeye karşı sevgi hissettiğinizde, sevgi kimyasallarının salındığını söylüyor. Bağınız çocuklar, ebeveynler yahut evcil hayvanlarla olabilir. Gönüllülük de ruh halini güzelleştirebilecek ve depresyonu önleyebilecek sağlıklı bir bağ kurmanın öbür bir yoludur. Sivil toplum kuruluşlarında istekli olarak çalışmak, rahatlamamıza yardımcı olan güzel hissettiren hormon olan oksitosin seviyelerini artırır.”
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı
