Günümüzün büyük bir çoğunluğunu iş yerinde geçiriyoruz.
Pekala, aslında orada olmaktan memnun muyuz? Ya da olduğumuz yerde huzurlu hissediyor muyuz?
İş yerinde mobbinge maruz kalmanın, çalışanlar ortasında en çok yaşanan travmatik tecrübelerden sayılabileceğini belirten Psikolog Dr. Feyza Bayraktar, maruz kalınan baskının işle ilgili hususlarda ağır telaş hissetmeye ve beraberinde yeme bozukluklarına yer hazırlayabileceğini söylüyor.
İş yerinde mobbing, bir cins kitlesel kabadayılık, iş yeri zorbalığı, farklı usullerle yıldırma eforu, ruhsal ya da kelamlı taciz olarak tanımlanırken, kişinin dış görünüşü üzerinden eleştirilmesi, dışlanması, işini yaparken daima yetersiz hissettirilmesi, marifetleri ile örtüşmeyecek iş yükü altında bırakılması yahut iş verilmemesi üzere birçok farklı formda uygulanabilir.
Amerikan Yeme Bozuklukları Derneği‘nin açıkladığı bilgilere nazaran, yeme bozukluğu olan bireylerin 65’inin geçmişinde akran zorbalığı olduğu görülüyor. Bu zorbalığı uygulayanlar ortasında, ne yazık ki iş yerindeki çalışma arkadaşları da yer alıyor. Yani, akran zorbalığı bir tek çocukluk ya da ergenlik periyodunda değil; profesyonel ömür başta olmak üzere, yetişkinlik devrinde de maruz kalınan bir ruhsal şiddet tipi olarak karşımıza çıkıyor.
İş yerinde maruz kalınan ruhsal şiddet, yeme bozukluğunu tetikliyor
Uykusuzluk, iştahsızlık ya da denetimi kaybedercesine yeme isteği, odaklanma sorunu, ağır korku, daima gergin hissetme, ani öfkelenme, yaşama sevincinin azalması üzere sorunlara yer hazırlayan bu ruhsal şiddet, mağdurun hisleri üzerinde denetim sağlamak maksadıyla denetimsizce yemeye sarılması ya da çok kısıtlayıcı diyetlere başvurması üzere yeme bozukluğu davranışları ile sonuçlanabiliyor.
“İş yerinde hissedilen ağır tasa, fazla yemeye ve kilo sorununa sebep olabiliyor”
Yoğun iş temposunun yarattığı gerginliğin yanı sıra, performans korkusunu yönetmekte zorlanmanın ve iş yerinde maruz kalınan baskının fazla yemeye sebep olabileceğinin altını çizen Psikolog Dr. Feyza Bayraktar, kelamlarına şöyle devam ediyor: “Çalışanların bir kısmı, mobbinge maruz kaldıklarının ve iş geriliminden kaynaklı olduğunu düşündükleri çok yeme halinin beraberinde getireceği tehlikelerin farkında değil. İş yoğunluğundan ya da iş yerinde yaşanan ruhsal şiddetten kaynaklı yeme bozuklukları, beraberinde farklı sıhhat meselelerine neden olabilir. Bu nedenle, kesinlikle ruhsal dayanak alınmalıdır. Ruhsal dayanak sürecinde, mobbing konusunda farkındalık kazanmak, mobbinge maruz kalmanın tesirleri üzerinde çalışmak ve alınacak tedbirler üzerinde bir yol haritası belirlemek de, emsal sorunlar karşısında kişinin kendisini duygusal olarak müdafaası açısından epey değerlidir.”
“Beden hali ve kiloya yapılan tenkitlere hudut koymayı öğrenmeliyiz”
İş yerinde yaygın olarak maruz kalınan akran zorbalıklarından bir tanesi de, kişinin vücut biçimi ve kilosu üzerinden eleştirilmesidir. Bu da, kişinin öz itimadının yara almasına, iş yerinde ağır dert hissetmesine ve hatta yeme bozukluklarının oluşmasına sebep olabilir.
Yeme bozukluğunun tipi ne olursa olsun, kişinin kesinlikle bir doktor tarafından görülmesi ve sıhhat denetimlerinin yapılması gerektiğini belirten Bayraktar, diğerleri tarafından yapılan vücut formu tenkitleri karşısında birden fazla vakit cevapsız kaldığımızı söyleyerek kelamlarına şöyle devam ediyor: “Günümüzde insanların birbirinin vücut hali ve kilosunu eleştirmesi epey yaygınlaştı ve ne yazık ki, normalleştirildi. Bu kelamlara maruz kalan kişinin, eleştiriyi yapan şahıslara karşı bu durumun kendisini nasıl hissettirdiğini söylemesi ve bu davranışı bir daha tekrarlamaması konusunda uyarması, sağlıklı bir hudut koyma biçimi olarak ele alınabilir. Hudut koymaya çalışmak, eleştiriyi yapan kişinin bu davranışının farkında olmadan da olsa, karşısındaki şahsa ziyan verebileceğini anlamasına yardımcı olur.”
Kaynak: (BHA) – Beyaz Haber Ajansı
